Randevu ve bilgilendirme için, haftanın her günü 09:00 - 22:00 saatleri arasında (+90312) 219 2233 numaralı sabit hattan bizi arayabilirsiniz.
Kızlık zarı ile ilgili o kadar çok soru ve mesaj alıyoruz ki, her yaş grubundan gelen bu sorulardan şunu anlıyorum, bu bilgi çağında bile hala tabular, mitler, yanlış bilgilerle kız çocuklarımızın beyni yıkanıyor. Bu yüzden bir kez daha bu kızlık zarı ilgili önemli olduğunu düşündüğüm noktalara açıklık getirmek istiyorum.
Kızlık zarı (himen) olarak adlandırılan doku parçası anatomik olarak vajina girişinde tanımlanmıştır, ancak çok farklı şekillerde olabilir ve esneklik yapısı da kişiden kişiye çok farklılık gösterir. Bu nedenle standart bir yapıdan söz etmek mümkün değildir.
Bekaret kişinin daha önce hiç cinsel ilişkide bulunmamış olduğunu ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bekaret testi olarak günümüzde yaygın olarak kullanılan kızlık zarı muayenesi, kadının daha önce vajinal ilişkide bulunup bulunmadığını göstermede güvenilir bir yöntem değildir. Bilimsel olarak kızlık zarı muayenesi ile bekaretin değerlendirilmesinin doğru olmadığı bilinmelidir.
Kızlık zarı muayenesi yalnızca kültürel ve sosyal nedenlerle yapılır. Çoğunlukla kadınlar için çok kaygı, korku ve stres yaratan bir muayenedir. Bazı durumlarda adli olarak tecavüz (cinsel saldırı) varlığını göstermek için de uygulanabilmektedir.
Toplumuzda ilk cinsel ilişki sonrası kanama beklentisi o kadar önem verilen bir durumdur ki, kanama olmadığı gerekçesiyle pek çok kadın zorla muayeneye götürülmekte, hatta bazen bu nedenle şiddete maruz kalmakta, durum namus cinayeti adı altında kadının öldürülmesine kadar varmaktadır.
Aslında kızlık zarı muayenesi cinsiyet ayrımcılığının apaçık bir kanıtıdır. Erkeklerde böyle bir değerlendirme yokken, kadınlarda gerçeği yansıtmayan şekilde yapılan bekaret değerlendirmesi, bir insan hakları ihlali olarak değerlendirilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, bekaret muayenesi uygulamasının yapıldığı ülkelerde, bunun kaldırılması için öncülük etmektedir. Bugün dünyada pek çok ülke bekaret testini yasaklamakta ve bunu uygulayan hekimlere cezalar vermektedir.
Bekareti belirlemek için kızlık zarındaki zedelenme ya da kanama ölçü olarak alınmaktadır. Oysa ki ilk kez vajinal ilişkide bulunan kadınların çok büyük bir kısmında, kızlık zarının esnek yapısı nedeniyle bu tür bir zedelenme ve kanama olmamaktadır.
Adli olarak cinsel saldırı sonrası yapılması zorunlu ise jinekolojik muayene adli tıp kurumu tarafından verilerin değerlendirilmesi amacıyla kadın hastalıkları ve doğum uzmanları tarafından yapılmaktadır.
Yukarıda bahsedildiği üzere, kızlık zarının bozulması terimi tamamen yanlış olarak anlam yüklenmiş bir terimdir. Dolayısıyla zaten ilk cinsel ilişkide çoğu kadında kızlık zarında hiçbir değişiklik olmaz. Ne kadın, ne de partneri erkek herhangi bir değişiklik hissedemez.
Çok nadiren kızlık zarının doğuştan gelen yapısı nedeniyle cinsel ilişkide esnemesi mümkün olmayabilir. Bu durumda vajinal cinsel ilişki hiç mümkün olmayabilir ve ancak cerrahi müdahale ile vajina girişi açıldıktan sonra ilişki gerçekleşebilir.Bunun dışında nadiren himen üzerinde küçük zedelenmelerden hafif kanamalar gerçekleşebilir.
Bakirelik toplumumuzda daha önce hiç vajinal yolla cinsel ilişkide bulunmamış olmayı tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz nedenlerle tanımlanması ve kontrolü bilimsel açıdan da, etik açıdan da doğru olmayan bir durumdur. Namus sembolü olarak görülmesi ise maalesef günümüzde asla kabul edilemez bir durumdur.
Kızlık zarı hakkında yanlış bilinenler:
Kızlık zarı ile ilgili yanlış bilinenleri düzeltmek aşağıda bazı tesbitler bulunmaktadır.
Ayna ile kızlık zarı kontrolü yapmak amacıyla o kadar çok soru alıyoruz ki. Özellikle ergenlik döneminde cinselliği keşfederken bu konuya takılıp kalan çok fazla kız çocuğu var. Yukarıda bahsedilen nedenlerle bekaret durumunun hekim tarafından kontrolü bile uygun değilken, bunu kişinin kendisinin değerlendirmeye çalışması, toplumsal baskı nedeniyle kız çocuklarının geldiği duruma vahim bir örnektir.
Bekaret ve kızlık zarı konuşmayı ve araştırmayı bıraktığımız hayali bir gelecekte, tüm çocuklarımızın ve dolayısı ile toplumumuzun gelişmeye başladığını görmek ümidiyle...